Nasıl cümle ama... "E doğru" diyenleri duyar gibiyim. Ve fakat bu cümleyi böyle başlıklara çıkaracak kadar özellikli kılan sadece doğru olması değil, o ilçenin bizzat belediye başkanının ağzından çıkmış olması.
Şimdiye kadar elindeki malzemenin bitmişliğiyle yüzleşip `yok arkadaş ben burasını adam edemem` diyenle karşılaştınız mı? Karşılaşmadık. Zira o vakit sorarlar adama; "Aday olduğun koltuğun ne çok çivisi olduğunu bilmiyor muydun" diye. Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin de daha aday olurken elbette biliyordu Yıldırım`ın kangrenleşmiş sorunlar nedeniyle en zor ilçe olduğunu. Biliyordu bilmesine de... Bugün geldiği noktaya bakınca; "Artık gerçekleri görme zamanı" dediği ortada. Yoksa, bu ilçenin öyle çocuk parkları yahut mahalle hizmet odaları yapmakla falan adam olmayacağı, hele hele tamamen estetik kaygılı kimi atraksiyonların Yıldırım`ın gerçeklerini örtemeyeceğini yıllardık söylüyorduk.
Gördük ki, başkan da niyahet bu noktaya kadar gelmiş. "Yıldırım geleceğini arıyor" sloganıyla başlatılan 2007-2057 Gelecek 50 yılda Yıldırım projesini tanıtmak üzere basının karşısındaydı dün sabah Keskin. Önce projedeki hedeflerini anlattı uzun uzun. "Kentler geçmişte iyi planlanabilseydi bugün daha sağlıklı kentlerde yaşıyor olacak, daha az sorunla mücadele etmek zorunda kalacaktık" dedi ve ekledi. "Biz bu projeyle geleceğe daha sağlıklı bir Yıldırım bırakmanın peşine düşüyoruz. 50 yıl sonrasının Yıldırım`ını şimdiden görmek ve adımlarımızı ona göre atmak istiyoruz" Sonra projenin yürütülüş biçimine geçti; davetli olsun olmasın herkesi bu projeye katkıda bulunmaya çağırdı ve 3 Kasım`da başlayacak çalıştaylardaki 15 ana konudan sözetti.
Bu arada proje için belirlenen logoyu da açıklamadan geçemedi. Siyah beyaz onlarca elin üzerinde renkli bir bebek eli. Bu ilçenin geleceğinin gençlerde olduğunun temsili. Derken toplantının ana konusu bitti, sıra sohbete geldi. Yıldırım belediyesinde gazetecilerle yöneticiler sohbet etmeye kalkarsa konu döner dolaşır kaçak yapı mevzuuna gelirdi zaten. Geldi de...
Başkan Keskin son derece net bir ifadeyle kaçakla mücadeledeki çalışmalarını anlattı önce. Yıktıklarını, bayram seyran dinlemediklerini, ramazanda bile yıkımlara devam ettiklerini, ama asıl çözümün yıkmakta olmadığını, bu nedenle de ruhsat alımının kolaylaştırıldığı, kaçaklara kesilen cezaların artırıldığını, Türkiye`de ilk defa hapis cezalarına varan sonuçlara ulaşıldığını vesaire anlattı.
Sonra baktı ki mesele hakikaten öyle çözüm üretip yasak koymakla, ceza kesip hapse atmakla falan bitecek gibi değil. Başlığa çıkardığımız o lafı ediverdi; "Yıkarak yapacaksınız arkadaşlar Yıldırım`ı başka çare yok..."
Kastettiği kentsel dönüm diye adlandırılan bir dizi projeydi aslında ama, başkanın bu çıkışı bizde belirgin bir çaresizlik, gözle görülür biz bezginlik, anlaşılır bir umutsuzluk ve yine de zorunlu bir kararlılık izlenimi yarattı. Yıllar yılı "bu ilçenin çıkışı yok" diyen her birimizi karamsarlık ve umutsuzlukla eleştirip `yanılıyorsunuz göreceksiniz ki bu ilçe şehrin en gözde ilçesi haline gelecek` savunularını dilden düşürmeyen bir belediye başkanı için bu önemli bir itiraftı ve ne yazık ki o itiraf dün nihayet yapıldı. Hadi geçmiş olsun!..